Trajediye ve yok oluşa doğru bir dönüşüm.”
Dövüş Kulübü / Chuck Palahniuk
Bir yangına yatırdım sesimi, sevin!
Acıyı da yüreğime işlediler üzgünüm
Sanki içsem şehri çürüten kahkahayı
Cesetler yürüyecek buruşmuş belgelerle
Dayan çocuklar serpeceğim kötürüm yanlarına
Bir yağmur giyindim ki tufan boynumun borcu.
Saçlarıma çığlıklar aşlayıp sana geldim
Durlanmış gök altında hüznüm yeryüzüne süs
Bu harflerden erkeksi kelimeler yontmaktan
Nasır tuttu ellerim
Beni al yüreğime ilahını bulaştır.
Bak kazıdım suretimi, sevin!
Bu gücenik tanrılar koleksiyonundan.
Ve insan bir kamçı gibi kendini sırtına vurur
Ve insan bir yol gibi kendini arşınlar durur
Kendini yola vuran, el sallayan kendisi
Yolda yareni kendisi
Karşılayanı kendisi
İnsanı insana giydiren melekleri yedim, üzgünüm
Üzgünüm sözlerimden yaptığım kuşlar uçmaya elverişsiz
Göğsüme çılgınlıklar yürüyor bir ayin bu
Midem sanki şehirli
Sindirim sistemim bürokratik bir işleyiş tutturmuş
Karnım bir hukuk devleti kadar eskimiş
Açlığım yasal
Bağırsaklarım demokrasi yanlısı
Yüreğimse bir bomba
Gerginim dudaklarım gökle buluşmuş
Kurşun kalemle birkaç çocuk çizdim şehre, sevin!
Bir ihtilal gibiyim göğsümde aşk rejimi.
“Senin önünde eğilmedim, bütün acı çeken insanlığın önünde eğildim.”
Suç ve Ceza / Dostoyevski
Yeter bu kırgınlığı yığmayın bana!
Ben bu kızları unutkanlığıma yedirdim, yığmayın!
Yığmadım çünkü gökyüzü bu kadar kuşu kaldırmaz
Sevin Allah’ı sana bırakıyorum, sevin!
Kim kendine yetecek kadar onu biriktirmiş ki?
Kendimi bir gitmenin ilk adımına koydum
Dalgındım beynime bir gelinciği düşürdüm
Küfrümdür, inkar ettim ehlileşmiş bütün kelimeleri
Suskunluk bana artık hep seni giydiriyor
Boynuma ilikledim dudaklarını
Yarasını besleyen bir kılıç gibi.
“Al Hafi vakit geçirmeden çölüne dönmeye bak.
Korkarım ki sen asıl insanlar arasındayken bir insan olduğunu unutacaksın”
Bilge Nathan / Lessing
“Bu adamcıklar dekor makamında, anlıyorsun ya”
Hayaletler Sonatı / August Strindberg
Adımlarıma polisler bulaşıyor
Açılın ben kalbime yürüyorum
Saçlarım da yürüyor açılın
Uygun adımlarım uymaz öyle her yola açılın
Adımlarıma yeryüzü bulaşıyor
Adımlarıma bir gölgenin adamı bulaşıyor
Adımlarıma bulaşan bu adamlar orijinal değil, biliyorum
Açılın yoksa bu şehre yağmur yontarım
Şehre yıldırımlar yontarım
Canavarlar yontarım, tanklara Filistinli çocuklar yontarım
Canlı bombalar yontarım ve canlanırlar
Pizza kulesinden minare yontarım
-Adımlarım kimin kalbine bir minare sokmuş ki
Kıpırdama bey amca yontarım!
Damarlarımda kıpırdayan bir şey var
Kan!
Yolda kıpırdayan bir şey var
Sanki bir kız gerçekmiş gibi
Sanki bir kız gözü varmış gibi
Yolda kıpırdayan bir göz var!
Benim öyle kızlara karnım tok
-Kıpırdama Süreya amca!
Açılın kızlar ben ergenliğe yürüyorum
Bir yangının ellerinden tutmuşum
Durur mu o da yürüyor benimle, açılın
İtfaiyeciler bulaşıyor adımlarıma
Kasketler bulaşıyor
Yeminler bulaşıyor
Marşlar, bayraklar, flamalar, pankartlar
Ağzı küfürlerle dolu yontular bulaşıyor adımlarıma
Bu kuklalar orijinal değil, biliyorum
Bir ormanın içindeyim yangınımı gezdiriyorum, sevin!
Sevin göz yaşlarımı evde bıraktım
Sevin evde bıraktım eski (s)ilahlarımı
Veni, vidi, vicious
Yanlış yontulmuş anneler bıraktım şehre
-Kıpırdama Karakoç amca!
Adımlarıma eski şairler bulaşıyor açılın
Adımlarıma eski aşklar bulaşıyor
Ben kendime radyasyon gibi bulaşmışım zaten açılın
Bakın bu ülkenin, bu şehrin
Bu adamların bakın
Geri dönüşüm kutusunu yontarım, açılın!
“Zafer biraz da hasar ister”
Tevfik Fikret
Kırılan yerlerimi söküyorum gövdemden, sevin!
Nal nedir bilmeyen atlar yayılıyor gövdemden
Üzgünüm yasal değil kendimi yağmalamam
Kendi içimde bir yangın gezdiriyorum, bak
Bak muhakkak üzgünüm.
“İşte böylece sıyrılırsın dünyanın bir oğlu olmaktan” Mephistopheles
Faust / J.W.Goethe
“Biz nerede isek cehennem oradadır” Mephistopheles
Doktor Faustus / C.Marlowe
Benim sana anlatacak bir öyküm yok dünya
Öykülere saldırıyorum
Bir liman taşıyorum elbet kendi tufanım için
Kendi cesedimi taşımak için saklıyorum ben ellerimi asıl
Topluca yaşıyorlar ya buna inanmıyorum, saldırıyorum!
Maradonayım, 86 dünya kupasındayım
Allah’ın eli var bu işte İngilizlere saldırıyorum
IMF var ya ona inanmıyorum
Amerika var ya ona inanmıyorum
Aşk mı dediniz, bozmayın benim dengemi, Banu var ya ona inanmıyorum
Ben Allah’a inanıyorum
Gol atmaya inanıyorum
-Kıpırdama Uyar amca?
Üzgünüm defansif duygularım yok benim, saldırıyorum!
Yüzüme benzeyen harflerim yok
Harfleri yüzüme benzetiyorum, sevin!
Sana bir salgından arta kalan kuşlar bıraktım
Kendi bozgunlarımı alıp azık kılmışım gidişime
Gidiyorum ayaklarıma yeryüzü
Ayaklarıma yasalar dolanıyor
Ayaklarıma taraftarlar, çelmeler
Ayaklarıma alkışlar dolanıyor
Bunlar sahici değil
Kemik sesi gelmiyor kırdığım adamlardan
Bu kemikler sahici değil
Ben bu adamlardan ucuz kadınlar yontarım
Çılgınlıklar yontarım postacılar uyanır
Bu şehirden yuvarlak bir top yontarım
Bir tekme yontarım, sevin!
Dünyaya bir gol borcum var atmaya gidiyorum
Kendime geldim belki Allah’a gidiyorum
Resmiyet yok yüzümde
Ama ayaklarıma laiklik dolanıyor
Ben de büyürüm ve yeni kavramlar yontarım, sevin!
Bir uyku var ya çocukların yattığı, ona gidiyorum
Orda bir kale var ya onun doksanına gidiyorum
Ben vurdukça büyüyecek dünyadaki bu leke
Vurdukça açılacak göğsümde gül bahçesi
Vururum ben göğsüme sende bir incelik var
Vurdukça büyütürsün gidişimi yollara
Yüreğime sığındım aşka saldırıyorum, sevin!
Ayaklarıma secdeler dolanıyor
Ayaklarıma tanrılar
Ayaklarıma yüzünü sıfatlarla değişen zavallılar
Ayaklarıma yeryüzü dolanıyor
Kapanmaz ayaklarımın açtığı yaralar yeryüzünde
-Kıpırdama Özel amca!
Kabadayı şairler dolanıyor ayaklarıma
Bu Türkçe var ya a’sından başlar elifine kadar yontarım
Bu top var ya ben ona bir vole
Bu spiker var ya, bu yenildik ama Avrupa duy sesimizleri
Bunlar var ya çuvallar dolusu bu ezik kalabalık
Üzgünüm bunların hiç biri Türkçe değil
Döverim bu içimdeki yorgunluğu merhem olur, sevin!
Döverim durmam bu göğü yağmur yağar
Döverim dolanmayın ayaklarıma
Bu adamlar kıpırdayamaz canlı değiller
Döverim içime akan yaşlı ırmakları üzgünüm
Senin ellerinle döverim ben kendime acıları
Toprağın kokusunu biriktirdim eğnimde
Yer çekimiyle yıkadım ellerimi, sevin!
“İnsan bir uçurumdur, başın döner dibine baktın mı!”
Woyzeck / G.Büchner
“Kapan, kendi içine kapan ey kalbim!”
Maria Magdelena / Hebbel
Ve gidecek bir gün kelimeler hayatımızdan
A gidecek b gidecek durmayacak c de gidecek
Bir gün bahçedeki ağaç toplayıp köklerini gidecek
Kavramlar, fındıklar ve prezervatifler gidecek
Mesela mavi çekip gidecek gökyüzünden
İki kere iki gidecek bir gün
Altının karesi gidecek
Arşimed prensibi, Newton yasaları
Türlerin kökeni ve irtica tehlikesi gidecek
İnsan hakları komisyonları, AB uyum paketleri
Türk şiirindeki Fransızlar
Fifa kokartları, Hipokrat yeminleri gidecek
Kimyasal silahlar ve imam hatipler gidecek
Ve işte o zaman baş başa kalacağız, sevin!
Yeryüzü ucuz bir fahişe gibi soyunacak kendini
Bu yaralarım var ya toplayıp etime ektiğim
Bunlar gidecek
Ve soyunup ben de körelmiş yanlarımı
Seninle bir bir sevişeceğim, sevin!
Çıkarıp göğsümdeki bu eski cehennemi
Cennete yedireceğim, sevin!
Mustafa ÇALIŞKAN
Adım Dergisi - Sayı: 12-13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder