19 Şubat 2010 Cuma

SALDIRI CÜMLELERİ


“Felaket benim dönüşüm çizgimin doğal bir parçasıdır.

Trajediye ve yok oluşa doğru bir dönüşüm.”

Dövüş Kulübü / Chuck Palahniuk

Bir yangına yatırdım sesimi, sevin!

Acıyı da yüreğime işlediler üzgünüm

Sanki içsem şehri çürüten kahkahayı

Cesetler yürüyecek buruşmuş belgelerle

Dayan çocuklar serpeceğim kötürüm yanlarına

Bir yağmur giyindim ki tufan boynumun borcu.


Saçlarıma çığlıklar aşlayıp sana geldim

Durlanmış gök altında hüznüm yeryüzüne süs

Bu harflerden erkeksi kelimeler yontmaktan

Nasır tuttu ellerim

Beni al yüreğime ilahını bulaştır.


Bak kazıdım suretimi, sevin!

Bu gücenik tanrılar koleksiyonundan.


Ve insan bir kamçı gibi kendini sırtına vurur

Ve insan bir yol gibi kendini arşınlar durur

Kendini yola vuran, el sallayan kendisi

Yolda yareni kendisi

Karşılayanı kendisi

İnsanı insana giydiren melekleri yedim, üzgünüm

Üzgünüm sözlerimden yaptığım kuşlar uçmaya elverişsiz

Göğsüme çılgınlıklar yürüyor bir ayin bu

Midem sanki şehirli

Sindirim sistemim bürokratik bir işleyiş tutturmuş

Karnım bir hukuk devleti kadar eskimiş

Açlığım yasal

Bağırsaklarım demokrasi yanlısı

Yüreğimse bir bomba

Gerginim dudaklarım gökle buluşmuş

Kurşun kalemle birkaç çocuk çizdim şehre, sevin!

Bir ihtilal gibiyim göğsümde aşk rejimi.


“Senin önünde eğilmedim, bütün acı çeken insanlığın önünde eğildim.”

Suç ve Ceza / Dostoyevski


Yeter bu kırgınlığı yığmayın bana!

Ben bu kızları unutkanlığıma yedirdim, yığmayın!

Yığmadım çünkü gökyüzü bu kadar kuşu kaldırmaz

Sevin Allah’ı sana bırakıyorum, sevin!

Kim kendine yetecek kadar onu biriktirmiş ki?

Kendimi bir gitmenin ilk adımına koydum

Dalgındım beynime bir gelinciği düşürdüm

Küfrümdür, inkar ettim ehlileşmiş bütün kelimeleri

Suskunluk bana artık hep seni giydiriyor

Boynuma ilikledim dudaklarını

Yarasını besleyen bir kılıç gibi.


“Al Hafi vakit geçirmeden çölüne dönmeye bak.

Korkarım ki sen asıl insanlar arasındayken bir insan olduğunu unutacaksın”

Bilge Nathan / Lessing

“Bu adamcıklar dekor makamında, anlıyorsun ya”

Hayaletler Sonatı / August Strindberg


Adımlarıma polisler bulaşıyor

Açılın ben kalbime yürüyorum

Saçlarım da yürüyor açılın

Uygun adımlarım uymaz öyle her yola açılın

Adımlarıma yeryüzü bulaşıyor

Adımlarıma bir gölgenin adamı bulaşıyor

Adımlarıma bulaşan bu adamlar orijinal değil, biliyorum

Açılın yoksa bu şehre yağmur yontarım

Şehre yıldırımlar yontarım

Canavarlar yontarım, tanklara Filistinli çocuklar yontarım

Canlı bombalar yontarım ve canlanırlar

Pizza kulesinden minare yontarım

-Adımlarım kimin kalbine bir minare sokmuş ki

Kıpırdama bey amca yontarım!

Damarlarımda kıpırdayan bir şey var

Kan!

Yolda kıpırdayan bir şey var

Sanki bir kız gerçekmiş gibi

Sanki bir kız gözü varmış gibi

Yolda kıpırdayan bir göz var!

Benim öyle kızlara karnım tok

-Kıpırdama Süreya amca!

Açılın kızlar ben ergenliğe yürüyorum

Bir yangının ellerinden tutmuşum

Durur mu o da yürüyor benimle, açılın

İtfaiyeciler bulaşıyor adımlarıma

Kasketler bulaşıyor

Yeminler bulaşıyor

Marşlar, bayraklar, flamalar, pankartlar

Ağzı küfürlerle dolu yontular bulaşıyor adımlarıma

Bu kuklalar orijinal değil, biliyorum

Bir ormanın içindeyim yangınımı gezdiriyorum, sevin!

Sevin göz yaşlarımı evde bıraktım

Sevin evde bıraktım eski (s)ilahlarımı

Veni, vidi, vicious

Yanlış yontulmuş anneler bıraktım şehre

-Kıpırdama Karakoç amca!

Adımlarıma eski şairler bulaşıyor açılın

Adımlarıma eski aşklar bulaşıyor

Ben kendime radyasyon gibi bulaşmışım zaten açılın

Bakın bu ülkenin, bu şehrin

Bu adamların bakın

Geri dönüşüm kutusunu yontarım, açılın!


“Zafer biraz da hasar ister”

Tevfik Fikret


Kırılan yerlerimi söküyorum gövdemden, sevin!

Nal nedir bilmeyen atlar yayılıyor gövdemden

Üzgünüm yasal değil kendimi yağmalamam

Kendi içimde bir yangın gezdiriyorum, bak

Bak muhakkak üzgünüm.


“İşte böylece sıyrılırsın dünyanın bir oğlu olmaktan” Mephistopheles

Faust / J.W.Goethe

“Biz nerede isek cehennem oradadır” Mephistopheles

Doktor Faustus / C.Marlowe


Benim sana anlatacak bir öyküm yok dünya

Öykülere saldırıyorum

Bir liman taşıyorum elbet kendi tufanım için

Kendi cesedimi taşımak için saklıyorum ben ellerimi asıl

Topluca yaşıyorlar ya buna inanmıyorum, saldırıyorum!

Maradonayım, 86 dünya kupasındayım

Allah’ın eli var bu işte İngilizlere saldırıyorum

IMF var ya ona inanmıyorum

Amerika var ya ona inanmıyorum

Aşk mı dediniz, bozmayın benim dengemi, Banu var ya ona inanmıyorum

Ben Allah’a inanıyorum

Gol atmaya inanıyorum

-Kıpırdama Uyar amca?

Üzgünüm defansif duygularım yok benim, saldırıyorum!

Yüzüme benzeyen harflerim yok

Harfleri yüzüme benzetiyorum, sevin!

Sana bir salgından arta kalan kuşlar bıraktım

Kendi bozgunlarımı alıp azık kılmışım gidişime

Gidiyorum ayaklarıma yeryüzü

Ayaklarıma yasalar dolanıyor

Ayaklarıma taraftarlar, çelmeler

Ayaklarıma alkışlar dolanıyor

Bunlar sahici değil

Kemik sesi gelmiyor kırdığım adamlardan

Bu kemikler sahici değil

Ben bu adamlardan ucuz kadınlar yontarım

Çılgınlıklar yontarım postacılar uyanır

Bu şehirden yuvarlak bir top yontarım

Bir tekme yontarım, sevin!

Dünyaya bir gol borcum var atmaya gidiyorum

Kendime geldim belki Allah’a gidiyorum

Resmiyet yok yüzümde

Ama ayaklarıma laiklik dolanıyor

Ben de büyürüm ve yeni kavramlar yontarım, sevin!

Bir uyku var ya çocukların yattığı, ona gidiyorum

Orda bir kale var ya onun doksanına gidiyorum

Ben vurdukça büyüyecek dünyadaki bu leke

Vurdukça açılacak göğsümde gül bahçesi

Vururum ben göğsüme sende bir incelik var

Vurdukça büyütürsün gidişimi yollara

Yüreğime sığındım aşka saldırıyorum, sevin!

Ayaklarıma secdeler dolanıyor

Ayaklarıma tanrılar

Ayaklarıma yüzünü sıfatlarla değişen zavallılar

Ayaklarıma yeryüzü dolanıyor

Kapanmaz ayaklarımın açtığı yaralar yeryüzünde

-Kıpırdama Özel amca!

Kabadayı şairler dolanıyor ayaklarıma

Bu Türkçe var ya a’sından başlar elifine kadar yontarım

Bu top var ya ben ona bir vole

Bu spiker var ya, bu yenildik ama Avrupa duy sesimizleri

Bunlar var ya çuvallar dolusu bu ezik kalabalık

Üzgünüm bunların hiç biri Türkçe değil

Döverim bu içimdeki yorgunluğu merhem olur, sevin!

Döverim durmam bu göğü yağmur yağar

Döverim dolanmayın ayaklarıma

Bu adamlar kıpırdayamaz canlı değiller

Döverim içime akan yaşlı ırmakları üzgünüm

Senin ellerinle döverim ben kendime acıları

Toprağın kokusunu biriktirdim eğnimde

Yer çekimiyle yıkadım ellerimi, sevin!


“İnsan bir uçurumdur, başın döner dibine baktın mı!”

Woyzeck / G.Büchner

“Kapan, kendi içine kapan ey kalbim!”

Maria Magdelena / Hebbel


Ve gidecek bir gün kelimeler hayatımızdan

A gidecek b gidecek durmayacak c de gidecek

Bir gün bahçedeki ağaç toplayıp köklerini gidecek

Kavramlar, fındıklar ve prezervatifler gidecek

Mesela mavi çekip gidecek gökyüzünden

İki kere iki gidecek bir gün

Altının karesi gidecek

Arşimed prensibi, Newton yasaları

Türlerin kökeni ve irtica tehlikesi gidecek

İnsan hakları komisyonları, AB uyum paketleri

Türk şiirindeki Fransızlar

Fifa kokartları, Hipokrat yeminleri gidecek

Kimyasal silahlar ve imam hatipler gidecek

Ve işte o zaman baş başa kalacağız, sevin!

Yeryüzü ucuz bir fahişe gibi soyunacak kendini

Bu yaralarım var ya toplayıp etime ektiğim

Bunlar gidecek

Ve soyunup ben de körelmiş yanlarımı

Seninle bir bir sevişeceğim, sevin!

Çıkarıp göğsümdeki bu eski cehennemi

Cennete yedireceğim, sevin!


Mustafa ÇALIŞKAN


Adım Dergisi - Sayı: 12-13

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder