“vusulsüzlük usulsüzlüktendir”[1]
Katıydım
bir zamanlar
Ellerim
ve ayaklarım akmazdı böyle
Uluorta
gövdemden
ax² + bx + c’ler
ürüyordu beynimde
Durmadan
koştum bende bütün çocukluğumu
Koştum
ve büyüdüm
Büyüdüm
ama tersine
Bu
aşk bu yüreğe sığmaz artık.
Benim kalbim bir mağara ra ra ra
(her insanın kalbi bir mağaradır
kimisi kapkara kimi Hira’dır)
Çağımın
kulakları yanlış yontulmuş
Bazı
sözler sığmıyor bu kulaklara
Ben
de bu kulaklara göre ağız değilim[2]
Başka
kulağın var mı ey halkım
Ya
başka ağzın, başka yumrukların?
(Dilindeki kusuru başkalarının kulağında
arayanların mezhebine saatte iki yüzlülük kilometre ile girerken çektirmiştim
bu resmi. Keşke biraz gülseymişim, çok sert bakmışım)
Şu
perhiz olayını abartma artık halkım
Sen
bu çağa sığmazsın
Bir
yanın mutlaka hep açıkta kalır
(Valla bak çok ciddiyim)
Yürüdüğü
yola sığmayanların türküsü ağzımda ama nafile uymuyor ayaklarım bu yola. (Demek ki artistlikle olmuyor) “ihdinas
sıradel müstagim” de ne ola! İçimdeki mümin. Ey içimdeki mümin. Günaydın. Yalnızca
şiir yazarken uyanıyor uykusundan. Bak bak yine uyandı. Ay ne tatlı dimi
halkım. Tuhaf. Azalıyor yalan. Küfre yaklaştıkça. Kaç. Kaç. Kaç uçurum oldu. Benim ki hoyratça yontulmuş
bu adımlarım en körpe uçurumu bile kaldırmaz. Adam haklı gibi yanlış yaşam doğru yaşanmaz[3].
Allah’ım
beni
Beni
yolumdan sorma
Ne
ayaklarımda cevap
Ne
ellerimde yumruk
İki
kere ikim bile dört değil benim.
Kırıldım
çünkü serttim
Duymayan
kulaklarla dinledim şarkısını[4]
Şarkısını
çağımın
Gittim
yeryüzünü gidersem olur sandım
Ama
ama olmadı
Buradayım
Burada
başlamıştı ayaklarım ellerim
Ve
gövdem yoklamaya bu çılgınlığı
Vardım
sandım ve durdum
Ey
varmadan durmayanlar
Otobüse
mi binseydim yoksa
Benim
ayaklarım o dili bilmiyor galiba.
Kalbimden
dilime gider bir yol yok. Sözlerim bunun için bu hale… Her neyse. Bu kalpten
yola çıksan bakkala bile gidemezsin. O kadar yani. Otur oturduğun yerde
güzelim. Çay?
Mustafa
ÇALIŞKAN
Fayrap Dergisi - Sayı:66
[1]
Ahmet er-Rufai
[2]
“Ben bu kulaklara göre ağız değilim” F. Nietzsche
[3]
T.W. Adorno
[4]
"Duyan kulaklarla dinleyin” El Bürhan’ul Müeyyed, Ahmed er-Rufai