24 Mayıs 2020 Pazar

GÜNAYDIN MÜMİN


vusulsüzlük usulsüzlüktendir[1]
Katıydım bir zamanlar
Ellerim ve ayaklarım akmazdı böyle
Uluorta gövdemden
ax² + bx + c’ler ürüyordu beynimde
Durmadan koştum bende bütün çocukluğumu
Koştum ve büyüdüm
Büyüdüm ama tersine
Bu aşk bu yüreğe sığmaz artık.

Benim  kalbim  bir  mağara  ra  ra  ra


 (her insanın kalbi bir mağaradır
 kimisi kapkara kimi Hira’dır)

Çağımın kulakları yanlış yontulmuş
Bazı sözler sığmıyor bu kulaklara
Ben de bu kulaklara göre ağız değilim[2]
Başka kulağın var mı ey halkım
Ya başka ağzın, başka yumrukların?
(Dilindeki kusuru başkalarının kulağında arayanların mezhebine saatte iki yüzlülük kilometre ile girerken çektirmiştim bu resmi. Keşke biraz gülseymişim, çok sert bakmışım)

Şu perhiz olayını abartma artık halkım
Sen bu çağa sığmazsın
Bir yanın mutlaka hep açıkta kalır
(Valla bak çok ciddiyim)


Yürüdüğü yola sığmayanların türküsü ağzımda ama nafile uymuyor ayaklarım bu yola. (Demek ki artistlikle olmuyor) “ihdinas sıradel müstagim” de ne ola! İçimdeki mümin. Ey içimdeki mümin. Günaydın. Yalnızca şiir yazarken uyanıyor uykusundan. Bak bak yine uyandı. Ay ne tatlı dimi halkım. Tuhaf. Azalıyor yalan. Küfre yaklaştıkça.  Kaç. Kaç. Kaç uçurum oldu. Benim ki hoyratça yontulmuş bu adımlarım en körpe uçurumu bile kaldırmaz. Adam haklı gibi yanlış yaşam doğru yaşanmaz[3].  

Allah’ım beni
Beni yolumdan sorma
Ne ayaklarımda cevap
Ne ellerimde yumruk
İki kere ikim bile dört değil benim.

Kırıldım çünkü serttim
Duymayan kulaklarla dinledim şarkısını[4]
Şarkısını çağımın
Gittim yeryüzünü gidersem olur sandım
Ama ama olmadı
Buradayım
Burada başlamıştı ayaklarım ellerim
Ve gövdem yoklamaya bu çılgınlığı
Vardım sandım ve durdum
Ey varmadan durmayanlar
Otobüse mi binseydim yoksa
Benim ayaklarım o dili bilmiyor galiba.


Kalbimden dilime gider bir yol yok. Sözlerim bunun için bu hale… Her neyse. Bu kalpten yola çıksan bakkala bile gidemezsin. O kadar yani. Otur oturduğun yerde güzelim. Çay?


Mustafa ÇALIŞKAN

Fayrap Dergisi - Sayı:66


[1] Ahmet er-Rufai
[2] “Ben bu kulaklara göre ağız değilim” F. Nietzsche
[3] T.W. Adorno
[4] "Duyan kulaklarla dinleyin” El Bürhan’ul Müeyyed, Ahmed er-Rufai